Tüm şiirler burada
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Tüm şiirler burada

Şiirlerinizi ekleyin kendinizi tanıtın. Yani anlayacağınız Gerçek bir şair olun. Ayrıca diğer türden eserlerinizi de ekleyebilirsiniz.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 BİR AŞK HİKAYESİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin



Mesaj Sayısı : 38
Kayıt tarihi : 27/10/09

BİR AŞK HİKAYESİ Empty
MesajKonu: BİR AŞK HİKAYESİ   BİR AŞK HİKAYESİ Icon_minitimeCuma Nis. 02, 2010 10:23 am

Şuramda bir yaram var
Uslanmıyor, dindiği yok…

Gülüm, inanmadın sen bana
Ölmem mi gerekirdi illa?
Nedir bu inatçı gözlerin?
Limandan yol alıyor sözlerin.
Üşeniyor her seferinde ellerin,
Masmavi bir semaya uzanmaya.
Üşeniyor her seferinde gözlerin
Nasırlaşmış gözlerime bakmaya.

Yarim, kuşların kanatlarındaki serinlik,
Aşkın gözlerindeki soğuk esintiye benzer.
Refah içinde yaşayan kralin hali,
Aşk zincirlerinin mutluluğuna benzer.
Leyla’nın uzaklardaki sesi,
Aşkın dalgalardaki çırpınışına benzer.
Renklerin özündeki o güzelim ton,
Irmaklarda yüzen yarime, sana benzer.

Ayağıma bağlanmış bir zincir
Zindanın ortasında kalakalmışım
Denizin o eşsiz kokusunun
Islaklığını, ben en son sende tatmışım.

Güneyden aniden bir rüzgar esiyor
Önümde sıralanan keskin kapıları açıyor.
Nasıl da gözlerim ışıldıyor aydınlığa.
Ürperiyorum önce, sonra çıkıyorum o kapılardan.
Laleleri süzüyorum ve gözlerim uzaklara dalıyor yine…

Pırıl pırıl olan gökyüzünün
Ismarlama yağmurlarına karıştım.
Ne var ki üzerimde bulunan
Atıksız çamurlarımı alıp götürdü.
Raylar yoluma pusula oldu,
Laleler ise yol arkadaşım…
Anlayamıyordum, yine ayaklarım
Rahat bir tavırla sana yürüyordu.
Ilıklaştı aniden gözlerim, anlayamadım…

Bunca yıl sonra seni, unutamadım.
Uzaklardan sesin geliyordu, inanamadım…

Nameler yazmıştı sana
Aşkın zirvesinde, bir masanın başında.
Suskundu bu nameler, okunmamıştı.
Islıklarını duyuramamıştı sana.
Leş gibi kalmıştı ortada.

Ayyaş olmuştu kalemim,
Şikayet bile etmemişti.
Kaç kez isyan etti silgilerim.

Yarime, yarime yazıyorum bu mektubu
Ama okutmayacağım ona.
Rencide olmuş bu mektuplar;
Asker gibi, hazır olda bekliyordu.
Salıvereceğim tek bir emir,
Işıl ışıl bir yolda
Demirlere tutunarak yol alırdı
Islatmadan ulaştırırdı sana ,
Rahatsız olduğun, mektup atıklarını.

Hayran kalıp büzüldüğüm ey sevdiğim!
İnan okutamadım sana o mektupları,
Çayını yudumlarken bardağında.

Dertlerim tekrar canlanmıştı.
İtiraf etmeliyim, kaç kez gömmeye
Nasırlaşan ellerim kürek atmaya,
Mutlu olmanın getirdiği hevesle;
İstemiştim dertlere, toprak kazımayı.
Yanılmışım, anladım sonra
Oracıkta gömemezdim onu
Rahat olamazdım, yine canlanırdı.

Suskundum,
Ayağımın parmak uçlarını yere değdirirken;
Nasıl da artıvermişti heyecanım.
Ceylanın korkularına karşılık, yavrusunu ararken;
Islanan gözlerini hissetmiştim bir anda…
Lakin sana şiirlerimi okuyamadım…
Ardı ardına sıralanmıştı zaman,
Rutubetini hissettiriyordu
Işık gibi gözlerimde parıldıyordu, zaman…

Nihayet bir demli çayı yudumlamaya uzanırken
Ellerim, şiddetli bir titremeyle
Devirivermişti bardağımı.
Endişe büsbütün sarmıştı beni o an,
Neredeyse üzerinde eskiyecekti demli çayım.

Gaflete düşmüşken kara sevda
Ümidimle beraber tekraren sana
Layıkıyla aşkımı sunmak istedim.
Ürperdin önce, donakaldın ve
Masum bakan gözlerin, nefrete döndü.

Nadiren görülen bir bakıştı seninkisi…
Eyvahların arasından yankılanan çığlıklarım
Damarlarımdaki kanı boşalttı
Emsalsiz yaşadığım bu anın;
Notalarını karıştırmıştım.

Ne çare ki bu yolun sonu acımasızdı.
Esaret sarmıştı bedenimi.
Daha dün özgürlüğüme kavuşmuşken;
Esiri olmak istemiyordum tekraren.
Nezaketin sırlarına büyülenmekti tek çare.

Af dilemek olur muydu bilemiyorum.
Şampanya patlamıştı bir kere.
Kesit kesit dualarla sınırlamıştım sözlerimi.

Olgun bir meyvenin çürük kısmıydı sevdam
Lallaşmıştı dilim ve kelimeler…
Marifetim kalmamıştı artık.
Aşkın çürük tarafı bana pay olmuştu…
Denizin üstünde sırt üstü süzülür gibiydim
Iskalıyordum üzerime yoğunlaşan, vahşi hayvanları.

Bu mu olacaktı,
Umudumun kaynağının büyüdüğü anda?

Cimriydi sevda bana karşı
Ağır bir hayattı benimkisi artık.
Namlu görevine çoktan başlamıştı
Artık tek çare, dilinden süzülecek kelimelerdi.

Nezahat özlü sevdiğim!
Etrafıma yavaş yavaş savrulan bu
Demet demet insanların içerisinde
En nadide bir çiçektin sen benim için.
Nadide ve nezih…

Namın yoktu belki dış dünyada ama;
Esrarkeşti dünya yoksa; seni de alırdı.
Dumanların dünyayı sarması gibi
Etrafını sarardın kara bulutların
Nakış gibi örerdin semayı, en baştan.

Yıllar, yıllar oldu bu sevda
Arkasında neleri bıraktı.
Ritim tutmuştu aylar mevsimlere karşı.
İpince bir yoldaydık o an biz,
Masumduk zamana karşı.

Nasip işte, kısmet bugüneymiş
Eskisi gibi değil ellerin, biraz daha soğuk
Desenli gözlerin ise hiç değişmemiş
Eline batan gül dikeninin izi, halen geçmemiş.
Nasip işte, kısmet bugüneymiş.

Nöbet tutuyordu gözlerimiz
Ellerimize karşı, nöbetteydik.
Dizginleri elimizde tutuyorduk.
Efkarlıydım, endişeliydin.
Nasip işte, kısmet bugüneymiş.

Yarim! Sana ikinci kez açmışım
Aşkımla büyüyen arzularımı.
Reva mıydı bu bana?
Aşk ilk kapını çaldığında
Merhametini göstermeliydin.

Ağzından çıkan nakarat sözlerinle
Lekeli, o çamurlu kıyafete mahkum edip;
Işığımdan yoksun kalmaya sürükledin beni.
Reva mıydı bu bana?...

Nezaretin içerisinde üşüyordum.
Etim kemiğime dayanmış, gözlerim büyümüştü.
Reva mıydı bu bana?
Esirlik reva mıydı? Bilemiyorum…

Giderken gözlerim, kaç kez ardımdaydı
İnanmak güçtü doğrusu.
Dumanımdın sen benim, beyaz dumanım.
Etrafımı saracaktın öylece ve
Mecburiyetliğime aşı olacaktın.

Hasımlarım duman olmuştu bana
Etrafımı sarmıştı kapkara bir kıskançlıkla
Refah bulmuşlardı yalnızlığımda…

Seni benim kadar sevebilecek kim olabilirdi?
Eyvah, eyvah yanlıştı bu yaptığın,
Vurdun sevdamı kördüğümünden.
Ellerim, ellerim artık kanamaya başladı
Nasırlarımı kopardım onun acısı, unuttursun diye.
İçim içim ağladım, dayanamadım.
Nedir sana olan bu sevdam, kurtulamadım.

Yaslıydı artık gözlerim
Aniden yaşlanmıştı, kapanmıştı.
Revire dönmüştü göz kapaklarım.
Ayyaş olmuştu hayallerim,
Sararmıştı artık, en doygun çiçeği.
Islaklaşmıştı hayatım, bulanıktı her şey…

Vurgundum sana vurulmuştum.
Aşk perdeliyordu gözlerimi;
Rahat hareket edemiyordum.

Bugün uyumak istiyorum
Efkarların en saldırgan savaşında.
Neşterlenmişti kalbim
İmreniyordu sevdaya karşı,
Makber gibiydi artık, kayboluyordu…
Kaç kez yatmayı denedim,
İçine sığamadığım şu nezaretin;
Soğuk, beton tabanlarına.
İliklemiştim düğmelerimi ama yine de üşüyordum.

Nedendi bu kadar acımasızlığın?
İstenmeyen duyguların sonu nezaret miydi?
Yetersiz mi kalmıştı sevdam?
Eskimiş miydi yoksa, nedendi?

Ayaz gibi geçiyor sabahlarım, akşamlarım,
Gece yarılarım.
Lakin seni düşünmekten vazgeçemiyorum.
Ayazlarım sıklaşmıştı bu zindanda ama;
Rahatsızlığım en çok senden kaynaklıydı.

Bugün bir türlü uyuyamadım.
Ezberlemeye çalışır gibi geçiyordu zamanım
Nefretini ezberlemeye çalışıyordu, kabuslarım…

Yeşil gözlü, güzel bakışlım.
Alametsiz açan gülüm.
Reyhanlara meydan okuyanım…
İnan ben sensiz olamadım
Merhamet yok mu çekecek, acep yine bana?
Endişeliyim…

Davula vurulur gibi başım ağrıyor
İçim! İçimde bir sıkıntı var.
Yaşanmıyor hayat, sıkılıyorum.
Eskisi gibi nefes de alamıyorum artık
Musallat olmuş, sevda kalbime.
Eskisi gibi çarpmıyor, sıkışıyor kalbim.
Düğmesi kırılmış, ampul gibiyim.
İnanmak güç olsa bile, artık;
Müzede yaşayan bir heykel gibiyim.

Dünümü unutamamıştım, bugün ise geçmiyordu.
Ellerim sürekli gözlerimde
Daima nöbetteydi.
İltihaplaşmıştı gözlerim, kan toplamıştı.
Mateminden, açamadım…

Yarimdin sen benim
Acırdın, belki alırdın beni buradan
Reva mıydı bu hayat bana?
Dünyam yıkılmıştı artık
Izdırap içinde ölüyordum
Reva mıydı bu sevda bana?

Ben seni, gerçekten sevmiştim
Eskiden beri süregelmişti büyülerin
Lalenin özünde, büyütmüştüm sevdamı
Kolayca tutunamadım, hata etmişim.
İçi boş bir bardak kadar hafiftim artık.

Acımadın sen bana gülüm, acıyamadın.
Ceylan kadar olamadın.
Isıtamadın hayatımı, beyazlara boyadın.
Rahat ettirmedin, rahat olamadım.

Şelalelerde tekrar yıkanmak istedim,
İnan geçmedi üzerimdeki çamur ve lekeler,
Mesken tutmuşlardı artık.
Dün, yağmurda geçmişti oysa.
İnan sensiz geçmiyormuş meğer lekelerim.

Anlamadın sen beni, anlayamadın.
Nutuklarım bile fayda etmemişti.
Limanda yolum gözükmüştü anlaşılan
Ama sensiz gidemezdim o limandan.
Dumanımdın sen benim, beyaz dumanım
Isınmak istedim, ısınamadım…
Ne acı şimdi can çekişiyor bedenim.

Masumdum ben, sevdaydı beni kışkırtan
Izdırabı çeken ise ben oldum, sevdanın yokluğunda.

İnanmadın gülüm, inanamadın sen bana.
Merhametinden yoksundum, dün, bugün…
Rahat olamadım, rencide oldum.
Eskisi gibi değilim, artık eriyor ve ölüyorum.
Neredesin sen sevdiğim, neredesin?
İnan artık bu benim son nefesim.
Merhametin döner bir gün belki ama; geç oldu geç sevdiğim.

AHMET MAHMUT AKDAŞ

31.03.2010
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://siiryaz.benimforum.org
 
BİR AŞK HİKAYESİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Tüm şiirler burada :: Şiirler :: Aşk Şiirleri-
Buraya geçin: